Yorgunuz, ama kendimizden değil…Bu ülkeden, haberlerden, gerçeğimizden…
Yayınlanma Tarihi : 16.10.2018 03:38
Bu haber 83 defa okundu
Binmediğim takside en sevdiğim şarkının çaldığına emindim. Pazardan aldığım portakalları poşetimde taşırken, bir başka tezgahın önünden geçtiğimde, o tezgahta “tam da ağzıma göre portakalları”nın dizili olduğundan kuşkum yoktu. Karşı evin çatısının asla akmadığından, son anda girmekten vazgeçtiğim caddede trafiğin su gibi aktığından, gitmediğim koydaki denizin çarşaf gibi serildiğinden zerre şüphem yoktu. Benim tercih etmediğim her yerde hayat belirtisi vardı.
–
Bu halde miyiz ?
Umutsuz ve küsmüş…
Beklentisini sıfırlamış…
Sürekli bir şeyler kaçırmış…
Hep bir şekilde eksik kalmış…
Garip…
Halimiz, ‘koşmuş arkasından, ama yetişememiş’ gibi…
Arkasından koşup durduğumuz ise kendi hayatlarımız…
Yetişemediğimiz, tutunamadığımız yaşamalarımız…
Nedensiz bir vazgeçiş de yaratmış bu kaybediş…
Yenilgileri üst üste biriktirmeye devam etmiş…
Bu ise bedeni de ruhu da fazlasıyla yormuş…
Aslında konu sadece hayatlarımız değil…
Konu sadece KENDİMİZ hiç değil…
Dinlediğimiz haberler mesela…
Ankara ile başlayalım mı ?
Eski AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner’i okudum geçen… Star Gazetesi’nde, “Reis’in kılıcıyla doğrayan adam” başlığıyla yayımlanan yazısını… Metiner, “Abdullah Bey’e reva görülen terbiyesizlikleri affedemem” diyen eski Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Bülent Arınç’a tepki göstermiş, ama oldukça da sert bir ifade kullanmış…
–
Ömrümüz bu dava için geçti. İşkenceyse işkence, hapisse hapis. Hakkımızda konuşurken haddini aşma. Otur oturduğun yerde, yeni bir fitneye sebebiyet verme. Reis’in hatırına sana katlanıyoruz. Yoksa defterini dürmesini biliriz.
–
Ankara siyasetinin kendi içinde geliştirdiği bir dil olsa gerek bu, ki DÜRMEK derken neyi kastettiğini anladık tabi ama… Bu DÜRME işlemini hangi konu başlığı üzerinden yapacağını anlamadık, ki İŞİNİ BİTİRMEK ya da SİLMEK olarak alırsak bunu, Bülent Arınç gibi AKP noktasında temeli derinlere giden bir ismi bitirmek için nasıl bir bilgi olabilir ki Metiner’in elinde, merak ettik !
Akla FETÖ gelmiyor değil !
Melih Gökçek tartışmasını unuttuk mu ?
Külliye’nin kaş-göz işareti ile konan noktayı !
Ankara’nın oldukça kalın olan perdelerini aralamak gerçekten de zor, ama ne yalan söyleyeyim, arka planda duranların itişip durduğu aralarda o perdenin hareketlenmesine şahitlik etmek de heyecan verici, korkutucu da… Özellikle de o gölge kalabalık içindekilerin ara ara fısıldadığı o KONUŞURSAM BİTERSİN tripleri noktasında !
Gelelim ikinci haberimize…
Son Sayıştay Raporu, FAİZSİZ BANKACILIK sloganlarının yükseltildiği bir ülkede, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın faiz başlığında elde ettiği gelire işaret etmiş… Biraz geriden alalım, ki Sayıştay kaynaklı paylaşılan bilgiye göre; 2015’te 197 bin TL faiz alan Diyanet, 2016’da bu gelir kalemini 255 bin 881 lira 37 kuruşa çıkarmış, 2017’de ise faiz geliri 256 bin 806 lira 46 kuruş olmuş…
Akla, 1 Haziran 2018 tarihli hutbesinde, “Faiz, kul hakkını hiçe sayarak, insanları kolaylıkla aldatmanın yolunu açar. Kazanıyorum zannederken aslında kaybeden bireyi ve birbirine güvenini yitiren toplumu felakete sürükler. Faiz yalnızca malın değil, hayatın da bereketini kaçırır. Nice iflaslar, intiharlar, dağılan aileler, heba olan ömürler faizin birer neticesidir” diyen Diyanet’in bu son GELİR İDDİASI için nasıl bir HUTBE vereceği geliyor !
Verir mi ?
Etiket :
YORUMLARI GÖR