Hiçbir şey yokmuş gibi davranarak, mutlu MESUT hallerimize devam ediyoruz anlaşılan, ki AKP içinden çıkması muhtemel iki yeni (!) partinin siyasi arenada nasıl bir sayısal ve sosyal etki yaratabileceğini de tartışmak yerine, es geçiyoruz !
Sahi, bu partilerin AKP içinde bulacağı destek NE olur ?
Bu konuda ifade edilene katılmamak zor !
–Erdoğan, seçim sürecine girmeden, Ali Babacan’ı ve Ahmet Davutoğlu’nu mindere çekmek isteyecektir…–
Şehir Üniversitesi arazisi tahsisi ile ilgili Babacan’ı ve Davutoğlu’nu hedef alan Erdoğan’ın son suçlamaları da buna dair…
–Tahsisi yapan ben olduğuma göre, daha sonra malum zat Başbakan olunca bu tahsisi, Şehir Üniversitesine mülkiyet devrine dönüştürmüştür. Türkiye’de hiçbir üniversiteye tapu ile tapu devri, mülkiyet devri yoktur, olmamıştır. Bunlar dürüstlüğü kimseye bırakmıyor değil mi? Öksüz, yetimin hakkını kalkıp kurdukları üniversiteye tapu devri yapmak suretiyle, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun başkanı sıfatıyla bunu sağlıyor. Peki bu nasıl doğruluk? Peki, yanında kim var? Yine bir başka isim o da Sayın Babacan. Onun da imzası var bu işin altında. Başka kim var? Mehmet Şimşek var. Bitmedi ve bunlar Halk Bankası’nı da dolandırmaya çalışıyorlar. Halk Bankası’ndan bunlar kredi talebinde bulunuyorlar. Halk Bankası bunlara ciddi bir kredi veriyor fakat ödeme planlarında maalesef bunlar Halk Bankası’na ödemelerini yapmıyorlar.–
Bunlara, KLASİK siyaset kavgası demek, yeterli mi ?
Olmamalı !
Hele ki suçlamalar, Cumhurbaşkanlığı makamında oturan birinden geliyorsa…
Merak ediyorum…
Hangi CESUR Savcı bu İHBAR niteliğindeki suçlamaları gündemine alacak, ‘dolandırıcılıkla’ suçlanan Ali Babacan ya da Ahmet Davutoğlu için birer dosya açacak ?
Aslında, siyaseten güçlü isimler arasında bu tür suçlamalara alıştı, yeni Türkiye !
Unuttuk mu ?
Bülent Arınç ile dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki, ‘FETÖ işbirliği’ ve “Ankara’yı parsel parsel sattın” iddialı suçlamaları !
Unutmadık !
Size de mi öyle geliyor bilmiyorum ama… AKP içinde biriken, biriktiği kadar da sıkışan ciddi bir kelime kalabalığı var, ki ara ara o kelimeler, cümle olup dışarıya sızıyor… Tabi Sezar’ın hakkını Sezar’a da teslim etmek gerekiyor, ki güç paylaşımında (!) yaşanan kavgaların yarattığı bu sızıntı, her defasında iyi bir zamanlama ile bastırılıyor !
Ama bu defa bastırmak o kadar da kolay olmayacak gibi ! Zira Davutoğlu, kendisine yönelik bu ciddi suçlamalara ve haksız kazanç iddialarına beklenenden sert bir karşılık verdi, ki aslında hedefinde de bizatihi Erdoğan vardı… Dediği mi ?
–Şu anda görevde olan da dahil, yaşayan bütün cumhurbaşkanları, başbakanlar, Özelleştirme Yüksek Kurulu’nda görev yapmış yetkililerin ve onların birinci ve ikinci derece akrabaların mal varlıkları ve bu varlıklardaki değişimi, bu kişilerin, siyasete girdikleri-devlet görevi üstlendikleri günden bugüne araştırmak ve soruşturmak üzere TBMM’de gerekli komisyonlar oluşturulmalı.–
Burada altı çizilen cümle, net olmasa da…Erdoğan ve ailesinin mal varlığının tespiti !
Davutoğlu, beklenmeyen bir hamle yaptı ve şimdi sıra Erdoğan’da… Ama bu resti görüp, HODRİ MEYDAN demesini hiç kimse beklemiyor açıkçası… Ama yine de merak edilen şey net… Erdoğan, Şehir Üniversitesi’ne verilen arazi konusunu ve bir kamu bankası olan Halkbank’ın kaybını niye şu ana kadar dile getirmedi de, Davutoğlu’nun parti kurma aşamasında bu konu birden bire (!) patladı ?
Sahi, AKP içinde patlamaya hazır daha neler var