Merhaba
Sevgili Okuyucular;
Pandemi
günlerinin içinden geçtiğimiz bilinmezliklerle
dolu şu süreçte naçizane
dertleşmek, yazmak istedim.
Kendimce bir bakış açısı oluşturmaktan çok hayatlarımız salgın sonrası nereye evirilecek sorusuna birlikte yanıt bulmaktır amacım.
Salgının etkileri
sağlıkta, ekonomide, sosyal yaşamda, eğitimde veya politikada nasıl olacak?
Daha da önemlisi bu
yaşamsal konuların inisiyatifi acımasız küresel güçlere bırakılmayacak kadar ciddidir
kaygısı.
Katılır
mısınız bilmem birçok uzman ya da düşünür geleceğe ilişkin projeksiyon
tutarken;
‘’Bütün
ideolojilerin yıkıldığı bir dönemin içinden geçiyoruz. Hiç bir sosyal teori
eskisi kadar geçerli değil. Birçok teori geçerliliğini yitirecektir.
İle;
Kaynakların
eşit paylaşıldığı, hukukun üstün olduğu, ötekileştirmenin, nefret dilinin ve
ayrımcılığın olmadığı, çevreyle barışık bir düzenin şart olduğu’’açıklamalarını.
Şimdi
gelelim bir başka hâsıl olan gerçeğe;
İnsanoğlunu
etkileyen salgınla ilgili çok eski tarihçelere gitmeden en azından son 20 yılda
DOMUZ Gribi, MERS ve SARS dünya çapında salgınlar olarak öne çıktılar. Bu kez
de COVID-19’un bu ölümcüllük ve yayılma hızıyla devam ettiği süreçte insan
neslinin geleceğine yönelik tehlikelere de kapı araladığı apaçık
ortadayken,
Ya da;
Korona virüs ile 5G teknolojisi arasında bir bağ olduğu
iddiaları.
Tüm dünyayı tehdit edecek şekilde salgın ve bulaşıcı bir
hastalık çıkması veya çıkartılması!
Bu salgının bilimsel, sosyal, iklimsel ve ekonomik planlı bir
deneydir, yaklaşımlarına ne demeli?
Anlayacağınız soru işaretlerimiz çok, işimiz zor ama çözümsüz
değildir.
Pekala insanlık yol haritasını ritüel bir anlayışla mı yoksa
aklın ve bilimin ışığıyla mı belirleyecek?
Bana göre Pandemi süreci bir hususu ortaya net koydu.
‘‘GIDA’SIZ, BİLİM’SİZ, SAĞLIK’SIZ, AHLAK’SIZ VE MEDYA(OBJEKTİF,
DOĞRU, İLKELİ, DÜRÜST)’SIZ HAYAT OLMAZ.’’
Yarına(Gelecek) yönelik nasıl bir çıkarsım yaparsınız bilmem
ama…
Devletler, kurumlar, sivil toplum dinamikleri ya da Yedi’den
Yetmiş’e kadar herkes ama herkes daha gerçekçi ve ders almış vaziyette YENİ BİR
NORMALE, HAYATA intikal etmelidir.
Bu konuya ilişkin şimdilik son verirken başka bir yazıda fikir
teatisi yapmak üzere sözü rahmetli eski başbakanlardan Bülent ECEVİT’E
bırakalım.
YARIN
bir şeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin
karıncaların telaşından belli
bir şeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk
pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
bir şeyler olacak yarın
öbür günden önemsiz
bugünden önemli