ŞEYTAN ZEHRİ
Yayınlanma Tarihi : 09.05.2017 01:42
Bu haber 92 defa okundu
Hissettiğimiz bütün duygular düşünceler aslında hormonlarımızdan kaynaklanıyor.
Hormonlar ise vücudumuza aldığımız yiyeceklerle alınıyor. Bilinen bir gerçek var ki o da hazır yiyeceklerde zekâ geriliğine neden olan maddeler vardır. Bunların dışında bir süredir okuyarak keyif aldığım bir yazarın florür konusundaki düşüncelerini ve araştırmalarını sizinle paylaşmak istiyorum.
19. yüzyılda yaygın deyimle "şeytan zehri" olarak bilinen sodyum florür, fare zehri olarak kullanılıyordu. Birçok endüstri kolunun atık ürünü olan sodyum florür depolanması oldukça güç bir kimyasaldır.
20. yüzyılın ikinci yarısında, kapitalizm önderleri, bu zehirli atığın depolama maliyetinden kurtulmak için florürlü diş macunu masalını ortaya atmış, başta ABD olmak üzere dünya çapında bir dizi üniversitenin diş hekimliği ve halk sağlığı bölümlerinde diş sağlığı için florürün faydaları üzerine araştırmalar yönlendirmiş ve sonuçta her ülkede florürlü diş macunları diş hekimliği kuruluşlarının onayını almıştır.
Florür kullanımının karanlıkta bırakılan ilişkiler ağında ise çok daha ürkütücü bilgilerle karşılaşıyoruz. Florür, semap olarak bilinen, ilaç üretiminde kullanılan bir malzemeyi içeriyor. Bu ise florürün üretimiyle, sarin ve soman olarak bilinen sinir gazlarının üretimini mümkün kılıyor.
Bu üretimin geliştirilmesi ise 2. Dünya Savaşı sırasında Hitler Almanya'sında Yahudileri yok etmek için Zyklon B adındaki gazı üreten Alman kimya fabrikası IG Farben'de gerçekleştiriliyor. Nazi bilim insanları florürün içme suyuna karıştırılması için ilk deneyleri gerçekleştiriyor Bu deneylerde içme suyundaki florürün beynin belli bir bölgesini uyuşturduğunu ve bireyin direnme gücünü kırdığını tespit ediyorlar.
Bu keşiften sonra florür, Nazi toplama kamplarındaki içme suyuna karıştırılıyor. Sonuç mu? Şirkete ait kampta on binlerce insan öldü. Florürle karşılaşabileceğimiz yerler maalesef tahmin ettiğimizden de fazla. Şebeke suyu, diş macunu, hazır çorba, bebek maması, bulyonlar, teflonda pişmiş gıdalar, gazlı içecekler, hazır meyve suları, paketli işlenmiş gıdalar, florürlü tuz, sigara…
İsveç, Norveç, Finlandiya, Hollanda, Danimarka, Macaristan, Japonya, Çin, Avusturya ve Belçika gibi ülkelerde suya florür karıştırılması yasak. Türkiye'de de katılmıyor ancak pek çok ilimizin şebeke suyunda florür bulunuyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün içme sularında güvenli bulduğu florür miktarı 0,5 1,7 mg/lt. Florür, epifiz bezinde tahribat yaparak kişileri mücadele anında daha az aktif hale getirdiği tespit edilince bir kimyasal silah olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde bilinen sakinleştirici ilaçların %25'i florür içermektedir. Peki Florür bize neler yapıyor?
Beyindeki florür birikimi davranış değişikliklerine ve ileri yaşlarda alzheimer hastalığına yol açabiliyor. Sinir sistemini ve epifiz bezini kötü etkilediği doğrultusunda yapılmış birçok araştırma var. Vücuttaki florür miktarıyla IQ'nun ters orantılı olduğunu Çin, Meksika ve Hindistan'da yapılan araştırmalar ortaya çıkarmış. İçme suyunda bulunan 1mg/lt florür artışıyla 0,59 puanlık IQ puanı düşüşü yaşanıyormuş. Laboratuar hayvanlarıyla yapılan araştırmalar sonucunda yüksek dozda florürün erkek üreme organlarına hasar verdiği ve kısırlığa yol açtığı tespit edilmiş.
ABD'de yapılan bir araştırmaya göre şebeke suyunda 3mg/lt ve daha fazla florür bulunan bölgelerde doğurganlık oranlarının düştüğü, erkeklerdeki testesteron hormonunun ortalamanın altına düştüğü görülmüş. Tiroid Hormonları, Kemik Erimesi, Romatizma Belirtileri gibi sayılamayacak fazlalıkta sağlık sorunlarına neden oluyor.
Dikkat edilmesi gereken en önemli şey ise bilinci etkileyen bu maddenin toplumlar ve ülkelerde yarattığı tahribat. Nazi kamplarında kullanılmaya başlanan bu kimyasal silahın etkisi oldukça fazla…
Şeytan zehrinden etkilenmemek adına araştırmalar yaparak bilinçlenmemiz gerekiyor. Bu oldukça önemli bir konudur.
Etiket :
YORUMLARI GÖR