MENÜ

Saint Pierre Kilisesi’nden, Batıayaz Ermeni Kilisesi’ne...

Yayınlanma Tarihi : 08.07.2017 02:10 Bu haber 95 defa okundu
‘Kadim topraklar’ deyip duruyoruz ! ‘Kadim toprakların çocuklarıyız’ diye de ekliyoruz… Belki ‘demeyen’ daha çoktur… Ya da demek istemeyen ! Sahi, sorun da bu mu ? Azlığımızın yalnız çokluğu bundan mı ? Olanı omuzlayacak birilerini ararken ki tenhalığımız bundan mı ? Sebep ne bilinmez ama, geldiğimiz noktada biriken fotoğraflar bize o kadar çok şey anlatıyor ki… Gerçeğimiz adına, sloganları elinin tersiyle iten o kadar çok şey fısıldıyor ki… Öyle ki… Dinler, inançlar, mezhepler, diller kenti Antakya’nın kaybettiği geçmişinin bugün tarafından nasıl olup da itinayla silindiğinin yeni resmini, hem de en canlı renkleriyle yeniden çiziyor… Bir zamanlar, Antakya balık pazarının olduğu kavşak noktasına yerel idareciler tarafından önce koyulan, ardından da bir anda yok edilen Antakya gerçeği de buydu belki de… Hani o silinen kent gerçeğimizdi… İzlediğimiz, ses çıkarmadığımız, ‘boşver’ diye geçiştirdiğimiz, ‘üzerinde durma’ diye teğet geçtiğimiz… Hatırlamadınız mı ? Hani 3 semavi dinin simgelerini tek bir avucunda toplayan koca bir elimiz vardı, göğe açılan… ‘Tepkiler’ bahanesiyle de heykelde değişiklik yapılan… Var olanı ‘yok’ kabul etmeyi böylelikle ‘resmileştiren’… Bugüne damlayan kısmı mı ? Geride kalan St. Pierre Aziz Petrus ve Pavlus Bayramı kutlamaları kapsamında, Antakya Ortodoks Kilisesi’ndeki ayinden Saint Pierre Kilisesi ritüeline ve ardından Batıayaz eski Ermeni Kilisesi’ndeki mistik konser etkinliğine uzanan kısa ama dolu bir iki gün geçirdi bu ‘kadim’ denen topraklar… Geçmişte biriken kalabalık halini hatırlayanlar için, ritüellerin içeriği değildi göze çarpan, ama en çok da kalpten eksiltendi… Çünkü konu o tenhalıktı… Dünyanın ‘inanç’ noktasındaki ilklerine imza atan bir şehri omuzlamak isteyenlerin azlığıydı… Hele ki bu kenti yönetenlerin bu etkinliklere olan ilgisizliğiydi… Oysa ki bu kente gelenlere elde kırıntıları kalan bu ‘inanç’ hikayesini en çok anlatanlar da onlar değil miydi ? Onlar ! Peki, neredeler ? Niye hiç görünmediler ? Beklendiler, ama gelmediler ! Peki, ne oldu da kalplerine küstüler ? Ahmet Telli demiş ya ; …Yine de kalmış olabilir …Küçücük bir mavilik gökyüzüne …Bir sevda kırıntısı …Avuç içi kadar bir umut… Bizimkisi o ! Derdimiz de… Niye mi ? Çünkü bu topraklar, ‘inanç turizmi’ diye kendini adeta yırtanların ‘sahip çıkın ‘ dediği tüm o emanetlerin altını çizerken, bizi son halimizle yeniden fotoğrafladı ! Birbirimize en çok sahip çıkmamız gereken bir dönemde hele ki ! Bizi ayrıştırarak korkutanların bu kadar güçlendiği bir dönemde hele ki ! Evet… Yoktu… Hiç biri yoktu… Ne Vali, ne diğerleri… Ne Belediye Başkanları ne başkaları… Sahi, o fotoğraf karesinde olduklarında verecekleri o BİZ mesajından ne kadar eksilttiklerini de biliyorlar mı ? Yarattıkları tenhalığın bu kadim topraklara verdiği mesajın farkındalar mı ? Derdimiz, böylesi anlamlı etkinliklerde en ön sıraya ekli ‘rahat’ koltuklarından olan biteni izleyenlerin ‘hissiz’ protokol kalabalığı değil ! Derdimiz, bu kentin eksilen ve yitirilen dününden bugüne kalanları bir arada tutacak bir ‘biz’ ! Mesaj verecek bir ‘biz’ ! ‘Buradayız ve yan yanayız’ diyecek bir ‘biz’ ! Peki, dedik mi ? DEMEDİK !
Paylaş Paylaş Paylaş
Etiket :
YORUMLARI GÖR
ÜYE YORUMLARI
Yorum yapabilmek için

Giriş Yap ya da Kayıt Ol