MENÜ

İsmail Kimyeci’ye soralım…Parkları da, Kaldırımları da…

Yayınlanma Tarihi : 04.08.2017 01:45 Bu haber 92 defa okundu
Bugün biraz eleştireceğiz, ki haklısınız, bunu hep yapıyoruz ! Peki, elde bu kadar eksikle ilerlerken ne yapmamızı isterdiniz ? Tamam, emeğinize sağlık, ama… Olmuyor ! Çokça olmuyor ! Olmuş gibi davrananların karşınızda CEKET İLİKLEYEN hallerinin övgüsünden mutlusunuz, biliyoruz ama… Bizlik değil ! O ceket İLİKLEMEK bizlik değil ! Karşınızda ŞEKİLDEN ŞEKİLE giren haller bizlik hiç değil ! O yüzden başlayalım ! Antakya’dan Büyükşehir’e, yerel idarelerin en fazla çalıştığı, ama en fazla hata yaptığı yerlerle başlayalım… Kaldırımlardan, ki ardından Parklara geçelim… Adresimiz mi ? Antakya Belediyesi’nin hizmet alanı ! 500 Konutlar ! Hemen her gün, bahse konu alanın içinde yol alanlardan biriyim ve ‘bir gün düzelir’ ya da ‘bir gün yaparlar’ diye bekliyorum… Aslında bu bekleyiş yıllardır var ! Anlamadığım, vatandaşın talebi de mi yok ? Sahi, her Allah’ın günü halk otobüslerinin ve bir o kadar aracın ilerlediği bu binlerce aileye ev sahipliği yapan kalabalık mekanda doğru dürüst tek bir kaldırım bile yok, fark etmedik mi ? Aslında fark ettik… Biliyoruz da… Ama… Haklısınız ! Umursamıyoruz… Zaten şikayet eden de yok ! Kaldırımsızlığa isyan eden de… Ama bizdeki de merak ! O yüzden sorumuz size Sayın Kimyeci… Bu koca yerleşim yerinde niye kaldırım yok ? Onca aracın ilerlediği bu yollarda niye bir düzen yok ? Doğalgaz kutuları bile bu düzensizliğin faturasında orta yerde… Onlar bile standardın dışında, bu trafiğin hemen yanı başında… Anladık, ona da itiraz yok, yarattıkları riske itiraz hiç yok… Sen sağ ben selamet yaşıyoruz, peki yetiyor mu sahi ? Yetiyor olmalı, ki vatandaş itirazsız… Belediye de eldekine kaygısız ! Bildiğimiz bir şey var ki, Sayın Kimyeci sık sık mahalle toplantıları yapan bir idareci… Peki, bu durum kendisini rahatsız etmiyor mu acaba ? Hizmet götürdüğü vatandaşın, evinin kapısından çıkıp doğrudan yola indiği bir şehircilik anlayışından rahatsızlık duymuyor mu ? Duymalı… Bence duymalı… Pazardaki peyniri dolaba koydurtan hassasiyete de bu yakışır, ötesi değil… Şimdi biraz daha ilerleyelim… Yok, aynı yerdeyiz, 500 Konutlar’da… Ama bu defa bir parkta, adı Akasya olanda… Etrafınıza baktığınızda ilk göze çarpan mı ? Parkın isimliği, ki ‘Allahlık’ durumda ! Bakımsızlığı da bir diğer kısmı… Otlar sıcaktan kavrulmuş… Çiçeklendirme yok ! Aslında; birkaç oturma grubu, çocuk alanı ve ağaç yetiyor ELDE PARK VAR demeye ! Ama bunca kalabalığın orta yerinde duran bir parkın NİYE BİR BASKET SAHASI YOK diye sorsak mı ? Yeteri kadar açık alan var oysaki… Peki, buna dair bizi engelleyen ne ? Maliyetler mi ? İhtiyaçsızlık mı ? Yoksa durum şu KALDIRIM meselesi gibi mi ? Talep mi yok ? Vatandaş mı istemiyor ? Sahi, istemiyor muyuz ? Bal gibi de istiyoruz… Açık açık istiyoruz… Hatta sadece Akasya Parkı için de değil, TOKİ Parkı için de, ki TOKİ Cami yanına kurulan parkın aslında mevcut ilk planında olan ama sonradan iptal olunan basketbol sahasını da bu kapsamda istiyoruz… Çocuklar, ellerinde topları ile yolların orta yerinde kurdukları taştan kalelere gol atmak yerine, şehirciliğin medeniyetinde top koştursun istiyoruz… Çok şey mi istiyoruz ? Bence yeni başladık… İstemelere daha yeni başladık… Peki, siz de başlar mısınız, istenenleri yapmaya başlar mısınız ?
Paylaş Paylaş Paylaş
Etiket :
YORUMLARI GÖR
ÜYE YORUMLARI
Yorum yapabilmek için

Giriş Yap ya da Kayıt Ol