İbrahim Güder’e soralım mı?Niye New York, neye göre Paris ?
Yayınlanma Tarihi : 18.09.2018 02:29
Bu haber 87 defa okundu
Mutsuzluğa o kadar kodlanmış bir toplumuz ki, mutlu olmaya başladığımızda, “Aaa yok, bu olamaz” deyip kendi ellerimizle onu sabote ediyoruz… Çünkü mutluluğun mümkün olduğuna dair inancımız çocukluktan baltalanmış… Mutlu olunca, yabancı bir boyuta düşmüşüz gibi panikleyip elimize yüzümüze bulaştırmamız ondan…
–
Sizi de gülümsetti mi bu tespit ?
Haklısınız, ben de farklı değilim…
Bu kente dair konuşalım o zaman, olmaz mı ? Sahip olduğumuz coğrafyanın sonu gelmez nimetlerinden bahsedelim… Medeniyetler kenti diye seslendiğimiz bir şehrin indiği derinliğin henüz keşfedilememiş kısımlarına gelelim… Tüm bunları yaparken; 3 dinin başkenti, kültürlerin beşiği, hac merkezi ve daha bir çok ünvanın biriktiği bir yaşam formunu bugün NE hale getirdiğimizi, getirebildiğimizi konuşmadan da bugünü bitirmeyelim ama !
Sırayla gidelim mi ?
Ne kadar mutluyuz, bir bakalım…
Evet…
İlk sorumuz, bu kente dair, Hatay İşadamları ve Bürokratları Derneği Başkanı İbrahim Güder’e gelsin… 26-30 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek olan İstanbul’da Hatay Günleri için bizlere NE yapacaklarına dair ara ara açıklamada bulunan isme gelsin…
Merak ettim, o yüzden sırayla gidelim…
Güder’in karşılaştırmaları (!) ile ilerleyelim…
Şu ana kadar ki açıklamalarında demiş ki…
>Hatay, on binlerce yıl önceden günümüze kadar gelmiş bir tarihe sahip…
>Dünya ticaretinde etkin rol oynamış, üç büyük metropolden biri…
> Hatay, 2.İstanbul olmalı…
Ve bir de…
>Dünden bugüne gelen Hatay, bir New York ve Paris olması gerekirken, sıradan, mütevazi bir il olarak kalmıştır.
Şimdi kendisine soralım…
Ama öncelikle, Sezar’ın hakkı Sezar’a…
Bir konuda haklı !
Amerika Birleşik Devletleri’nin en kalabalık şehri ve dünyanın en kalabalık metropolitan alanlarından New York kadar olabilsek keşke, ki her sene dünyanın en fazla turist çeken şehri olma ünvanı noktasında ama… Tabi Broadway Caddesi, Metropolitan Müzesi, Modern Sanat Müzesi, Central Park, Özgürlük Heykeli gibi adresleri unutmadan… Ya da… Eyfel Kulesi, Louvre Müzesi, Notre Dame Katedrali, Zafer Takı (Arc de Triomphe), Rodin Müzesi, Tuileries Bahçeleri, Picasso Müzesi, Yeraltı Mezarları gibi önemli adreslerin sahibi Paris kadar turist çekebilsek…
Keşke…
Ama yapamıyoruz…
New York ve Paris’i bir kenara bırakın, Nevşehir ve Konya gibi kentlerin aldığı turist sayıları kadar bile olamıyoruz… Anlayacağınız, evdeki kadar bile olmazken, New York ve Paris olmak istiyoruz ! Sahi, tarihsel derinliği binlerce yıl öncesine giden bir kent adına (!) konuşurken, niye eldekinden uzaklaşıp ‘popüler kültürün’ modasına kendimizi etiketleme çabasına giriyoruz ? Ama en çok da… “On binlerce yıl önceden günümüze kadar gelmiş bir tarihe sahip…” diye ifade ettiğimiz Hatay’ın, aslında Antakya olduğu gerçeğini NİYE ha bire unutuyoruz ve bilmeyenlere de YANLIŞ aktarıyoruz…
Bir de…
Bu coğrafya hiçbir döneminde ne SIRADAN, ne de MÜTEVAZİ olmuş… Belki de sorun, böylesi görkemli bir hazinenin SIRADAN insanlar tarafından yönetilmesi olmuş !
O yüzden…
Konumuz madem HATAY GÜNLERİ !
New York’u, Paris’i, İstanbul’u unutun, ama eldekine odaklanın !
Ama bu defa ‘dostlar pazarda görmesin’, ama gerçekten de çalışın !
Etiket :
YORUMLARI GÖR