GÖREVİMİZ TEHLİKE!
Yayınlanma Tarihi : 19.03.2017 00:39
Bu haber 96 defa okundu
Çocuklarımızın geleceği hepimizi endişelendirir oldu. Haliyle sosyal medya derken hemen her ortamdan çocuklarımızı kaçırır olduk. Endişemiz küçük yaşta etkilenmelerini engelleyerek eğitici etkinliklerle zihinlerini geliştirmektir tabi…
Fakat günümüz şartlarında bu biraz daha zor hale geldi. Siz dikkat etseniz bile elbet bir şekilde çocuklarınız bazı durumlardan etkilenip durumu içselleştirebilir. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman durum biraz daha farkındalık gösteriyor. Bizim de yapmamız gereken tek ödev çocuklarımızın eğitimine biraz daha hassasiyet göstererek onları geleceğe hazırlamak oluyor.
Peki neler yapmalıyız?
Güçlü bir eğitim, güçlü bir geleceğin ilk ve temel adımıdır, Özgüven! Tabii bu özgüven öyle sanıldığı gibi “her şeyi ben bilirim”, “ben en iyisiyim” şeklinde gelişen tehlikeli türden bir ego patlaması olmamalı. Zaten o tür bir davranış modeli takdir edersiniz ki özgüven değil de şımarıklık olur. Güçlü bir eğitim çocuğunuza kazandırdığınız temel insani değerleri pekiştirir dedik ya hayata, doğaya, insana duyarlı bir nesil yetiştirmek de çok önemlidir. İşte bu nedenle duyarlılık faktörünü çocuklarımıza küçük yaşta aşılamamız gerekir.
Doğadan, dünyadan, bilimden, sanattan, hayatın gerçeklerinden haberdar olun olmasına da hayal gücünü de etkilemeyin, bırakın kendi hayalini canlandırsın. Gelecekte öyle bir şansı olmayacak… Kısacası çocukla çocuk olun. En azından kısa bir süreliğine, Dinleyin, onaylayın, fikir verip empati kurun ve bunu ona sakince anlatın. Çünkü tüm bunlar beraberinde başarıyı getirecektir. Hem toplumsal hem ailevi hem de benliği açısından tüm bu özellikleri görerek yetişen bireyler, kendi başarılarını da yanında getirmiş oluyorlar.
Örnek vermek gerekirse, Toplu taşıma araçlarında henüz kreşe giden ufak bir çocuğa rastladım. Annesine yaptığı resmi gösteren çocuk ardından resmi kaldırarak annesine gelecekte ne olmak istediğine karar veremediğini söyledi.
“Anne polis olamam öldürürler, asker olamam yine öldürürler, doktor olsam beni döverler mi? peki ya öğretmen olsam ada ablam gibi çok okumam mı lazım? Anne ben ne olmalıyım bilemiyorum” dedi. Toplum baskısı, toplumda yaşanılan olaylardan minik nesillerin nasılda etkilendiğini bir kez daha anladım. Konuşup sohbet etmek istedim “neden bu kadar çok düşünüyorsun ki henüz küçüksün zamanla karar verirsin” demek istedim.
Fakat söyleyemedim. Çünkü haklıydı. Dört yaşında haklı bir çocuk vardı karşımda. Biz neredeyiz? Ne yapabiliyoruz? Neler yapacağız? Bunları biliyor olsak geleceğimizi ona göre şekillendirebilirdik belki de…
Görevimiz zor, görevimiz tehlike, görevimiz çok kutsal. Çocuklarımız her şeyimiz… Ve bu konunun bilinciyle hareket etmeliyiz. Miniklerimizin hayal ve umut dolu fikirlerinin solmaması dileği ile...
Etiket :
YORUMLARI GÖR