MENÜ

31 Mart’ta bize oy verin…CENNETTE YERİNİZ HAZIR!

Yayınlanma Tarihi : 04.02.2019 02:52 Bu haber 102 defa okundu
AKP Milletvekili İsmet Yılmaz’ın, “Sivas Belediye Başkan Adayı Hilmi Bilgin’e vereceğiniz destek, ruzi mahşerde (kıyamet günü) beraat belgeniz (kurtuluş) olacak” sözlerini dinlerken, Siyaset ve DİN sarmalında 15 Temmuz’dan henüz uzaklaşabilmiş (!) bir ülkenin 31 Mart’a koşarken ki DEĞİŞMEZ hali adına çok şey düşünüyor insan, düşünürken de, dünden bugüne geçerliliğini yitirmeyen tespitleriyle Uğur Mumcu’yu hatırlıyor… Biraz da bu yüzden… Politize edilen DİN üzerinden devletin aldığı hali sıkça gazetedeki köşesine taşımış olan Mumcu’dan kısa kısa bir şeyler okuyalım istiyorum… Aslında sadece bu konuda da değil, ama genel anlamda… Başlayalım mı ? …Beyinler rehin, vicdanlar ipotekli… (26 Nisan 1985) Toplum olarak birçok konuda duyarlılığımızı yitirdik. Belli olaylara; uygar insanlar olarak tepki göstermek, ses yükseltmek, bir şeyler söylemek gibi doğal davranışlar, yerlerini, kaygı veren kayıtsızlıklara terk ediverdi. Herhalde istenen de buydu. Tepkisiz toplum, zamanla kendini suskunluğa mahkûm eder. Suskun toplumlarda, yalnızca egemen güçler konuşur. Böyle toplumlarda, seçmen çoğunluğu, bir aritmetik kalabalık olarak kalır. …Sarsılan adalet… (28 Nisan 1985) “Adalet duygusu” diye bir inanç vardır. Bu inanç bir kez sarsıldı mı, istediğiniz kadar çabalayın, inandırıcı olamazsınız. Hele adalet duygusu devlet eliyle yok edilirse, yıkıntı büsbütün büyük olur. …Elhamdülillah milyarderiz… (1 Mart 1987) Her şeyin sahtesi var! Paranın sahtesi var… Tablonun sahtesi var… Altının, gümüşün, elmasın sahtesi var… Var oğlu var! Peki dinin ve ideolojilerin de sahtesi yok mu? Olmaz olur mu hiç? Var! Dinin sahtesi, siyasete karışmış olanıdır. Dini duyguların ve dince kutsal kavramların siyaset adına kullanılmasıyla, din, din olmaktan çıkar ve siyasetin aracı olur. Siyaset ticarete, ticaret siyasete, din de her ikisine araç edildi mi, artık bu sömürünün sonu gelmez… Din ticareti ile meşgul olanlara bakın, hemen hemen hepsi milyarder. Yalnızca Türk Lirası ile milyarder de değil bunlar! Dolar milyarderi, mark milyarderi olmuşlardır birçoğu. Oh ne kolay! Çek bir besmele, gelsin paralar… Finans kuruluşları, şirketler ve bu finans kuruluşları ve şirketler aracılığı ile kazanılan milyarlar… Elhamdülillah Müslüman’ız! Elhamdülillah milyarderiz! Bir kolumuz siyasette, öbür kolumuz ticarette, ayaklarımız da TARİKATLARDA… Bir üçgen bu… Ticaret, siyaset ve TARİKAT üçgeni… Ve son Mumcu tespiti ile bitsin bugün, ama siz SİZ olun, DÜŞÜNÜN ! …İmam-subay… (22 Ocak 1993 TBMM Milli Eğitim Komisyonu, harp okullarına giriş koşullarını düzenleyen yasa tasarısını görüşürken verilen bir değişiklik önergesi ile imam hatip okullarını bitirenlerin harp okullarına girişlerine engel olan madde değiştirilmiş. Bu değişiklik TBMM tarafından da uygun görülürse, harp okullarına önümüzdeki ders yılından başlayarak imam-hatip lisesi mezunları da girebilecekler. İmam-hatip liselerini bitirenler, neden ilahiyat fakülteleri ve İslam enstitülerine gitmiyorlar da ille de kaymakam, vali, savcı, yargıç ve subay olmak istiyorlar? Bu, uzun vadeli eğitim ve bürokratik yerleşim projesini kimler planlıyor? İmam hatipliler, din adamı olarak çalışmayacaklarsa, neden ard arda imam-hatip okulları açılıyor? Vazgeçmeyin ! DÜŞÜNÜN, daha çok DÜŞÜNÜN !
Paylaş Paylaş Paylaş
Etiket :
YORUMLARI GÖR
ÜYE YORUMLARI
Yorum yapabilmek için

Giriş Yap ya da Kayıt Ol