TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu, MKÜ Rektörlüğünün daveti üzerine MKÜ'YE gelerek TÜBİTAK’ın bilimsel çalışmalarda akademisyenlere vereceği destekler hakkında teknik bilgileri içeren ‘TÜBİTAK Ar-Ge Destekleri’ konulu bir sunum yaptı. Programa MKÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kaya’nın yanı sıra Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Mehmet Kılınç, Prof. Dr. Veysel Eren ve Prof. Dr. Yusuf Önlen ile akademisyenler katılım gösterdi. Yaptığı sunumda akademisyenleri başarılı işler konusunda bir hayli zorlayacaklarının altını çizen Prof. Dr. Arcaklıoğlu, TÜBİTAK’ın bundan sonraki felsefesinin dünya standartlarındaki projelere kapı aralamak olduğunu kaydetti. MKÜ akademisyenleri tarafından ilgiyle takip edilen sunum sonrası Arcaklıoğlu, soruları yanıtladı, akademisyenler tarafından sunulan çözüm önerilerini dinleyip notlar aldı ve bu önerilerin kurulda değerlendirileceğini ifade etti. “Üniversitelere yeni dönemde çok ciddi görevler düşüyor” Sunum sonrası MKÜ basın birimine röportaj veren TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu, Üniversitelere yeni dönemde çok ciddi görevler düştüğünü belirtti. Yeni Türkiye’de Üniversiteleri bekleyen süreç hakkında açıklamalarda bulunan Arcaklıoğlu: “Üniversitelere çok ciddi görevler düşüyor. Araştırmacı yetiştirilmesi Türkiye’nin Ar-Ge ekosistemine yapacağı katkılar açısından Üniversitelere, gerek bölgesel gerekse Türkiye açısından çok ciddi bir misyon yüklüyor. YÖK’ün şuanda yaptığı bölgesel ihtisaslaşma konusu var. Gerçi bu 2006 yılında kurulan Üniversiteleri kapsasa da bütün üniversitelere bu yaygınlaştığında gerek bölge açısından gerekse ülkemiz açısından Üniversiteler çok ciddi bir fonksiyon icra edecek.” Şeklinde konuştu. TÜBİTAK olarak Ar-Ge strateji belgesi hazırlatılması anlamında bir çalışmalarının olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arcaklıoğlu: “Üniversitelere kendi birikimlerini ortaya koyabileceği alanlarda ilave destekler veriyoruz. Üniversitelerimizin gerek bulundukları şehre gerekse ülkemize yapacağı katkılar açısından Türkiye’de çok kritik bir noktada olduğunu söylememiz lazım.” İfadesini kullandı. Türkiye’nin Uluslararası platformlarda ilk 100 ve 500’e giren üniversiteleri ile diğer Anadolu üniversitelerini kıyaslayan açıklamalarda bulunan ve bu konuda gerçekçi bir yaklaşım sergileyen Arcaklıoğlu: “Uluslararası platformlardaki üniversitelerimiz ile diğer Anadolu üniversitelerimiz arasındaki makasın kapanması için ciddi bir süreç gerekiyor.” Dedi. Prof. Dr. Arcaklıoğlu, şöyle devam etti: “Büyük şehirlerin imkanları daha fazla. Bu üniversitelerin geçmişi çok daha fazla. Hatay’da yeterli sayıda öğretim üyesi olmadığından çok daha fazla ders yükü hocalarımızın üzerinde olabiliyor. Açıkçası ilk 100’e giren Üniversite ile diğerlerinden aynı şeyi beklemememiz daha doğru olur. O anlamda biraz haksızlık yapmış oluruz. O üniversitelerin, kendi yöresinde kendi imkanlarına göre neler yaptığına, neleri başardığına bakmamız lazım. Hepsini aynı kefeye koyarsak haksızlık olur. Ama asla üniversitelerimizin bilimsel anlamda tembel kalmasına göz yummayacağız. Hepsini tıpkı bilimle özdeşleşmiş olan Üniversitelerimizin seviyesine yükseltme gayreti içerisinde olacağız. Yeni Türkiye’de Üniversiteler Ülkeler bazındaki gelişimin ve rekabetin lokomotifi olacaktır.”Dedi.