Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş,bir önceki gün katıldığı özel bir televizyon programında Hatay gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu.Başkan Savaş, Hatay’ın imar planlarının yeniden hazırlandığını belirterek kentsel dönüşüm konusunda da gündemdeki iddialara belgelerle yanıt verdi.
Antakya’da riskli yapılarla ilgili olarak 6 Şubat’ta yaşanan deprem öncesinde Hatay Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı çalışmaları anlatan Başkan Savaş,Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na gönderdikleri yazılara 2019’a kadar cevap alamadıklarını dile getirerek süreci anlattı:
“Antakya’da deprem öncesinde riskli alanlarda yaşayan 5000 aileyi sağlıklı koşullarda yaşatabileceğimiz bir proje hazırladık. 7 Mahallede toplam 32 hektarlık alan istedik. 2016’da Bakanlığa defalarca yazı gönderdik, hiç yanıt alamadık. Ancak 2019’da Bakanlıktan müjdeli bir haber geldi, Hatay için Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’ni oluşturun denildi. Bunun üzerine 46 Mahallede, en riskli olan bölgelerde çalıştık. Kentsel Dönüşüm Strateji Belgemizi hazırladık. Burası toplamda 1440 hektarlık bir alandı.”“BAKANLIKTAN HİÇ DÖNÜŞ ALAMADIK”
Bugün yıkımın en çok olduğu bölge, Asi Nehri’nin iki yakası, tarihi dokunun olduğu yerde çalışmalarımızı tamamladık. İki büyük ilçemizde Antakya ve Defne’de eski mahallelerimizi çalışmaya dahil etik. Yapıların imar barışından yararlanıp yararlanmadığından ruhsat durumuna, yapının kalitesinden kullanım şekline kadar her yapı için detaylıca incelemeler yaptık. Çalışmaların tümü raporlaştırıldı.13.420 adet acil müdahale edilmesi gereken yapıyı tespit ettik. 6 Şubat’taki depremde de aynı bölgelerde 13.786 adet yıkık, ağır hasarlı ve acil yıkılması gereken bina Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı raporunda yer aldı. Biz bunu deprem öncesinde raporlaştırmışız. Strateji Belgemizde 427 hektarlık alanın dönüşüme ihtiyacı olduğunu tespit ettik. Bunu 26 dönüşüm bölgesine ayırdık. Her bir bölgenin dönüşüm yöntemleri, uygulama modelleri, müdahale biçimleri, imar planları ve kentsel tasarım projelerinin nasıl olması gerektiğini tek tek hazırlayarak çalışmamızı tamamlamıştık. Bu çalışmayı üç dosya altı kitap halinde Bakanlığa gönderdik. Ancak bugüne kadar, 1,5 yıl hiç geri dönüş alamadık.”Dedi.
Kentsel dönüşüm yapılırken doğanın, tarihin ve kültürel mirasın dikkate alınması gerektiğini vurgulayan Savaş,2021 yılında hazırladıkları Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’nde de bu konudaki önerilerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na ilettiklerini belirtti.
Savaş,şöyle dedi:
“Doğa ile kavga etmeyeceğiz. Toprakla barışık yaşayacağız. O toprağın bize vermiş olduğu nimetlerden faydalanacağız. Bize zarar verme ihtimali olan konulardan da kaçacağız. Nedir bu? Deprem gerçeğidir. Antakya geçmişte yedi defa batmış, yedi defa çıkmış. Kurtuluş Caddesi’ni biz jeoradar ile taradık. Baktık ki Doğu Antakya’nın altında kot farkı var, bu durum oranın altında geçmişten kalan yıkıntılar, binalar, tarihi eserler var demek. Bu kadar zengin kültürün ve tarihin olduğu bir yere kentsel dönüşüm mantığıyla yaklaşamazsınız. Burayı bir defa özel tutmamız gerekiyor. 2021 yılında hazırladığımız Kentsel Dönüşüm Strateji Belgesi’nde 5366 Sayılı Yıpranan Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması Ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkındaki Kanun’a istinaden sit alanı olan yerlerin ‘korunarak yenileme alanı’ ilan edilmesini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na önermiştik. Ancak 5 Nisan 2023’te yayımlanan 7033 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile bu önerimizin dikkate alınmadığını gördük. Kararname ile Hatay’da 307 hektar alan riskli alan edildi. Bu karardan sonra aklımızda da soru işaretleri var.HATAYLILARI YOK SAYAMAZSINIZ, MERKEZİ HÜKUMET SORULARIMIZA YANIT VERİLMELİDİR “
Birincisi, hangi bilimsel çalışmaları ve analizleri yaparak burayı riskli alan ilan ettiniz? İkincisi, Hatay yerleşik alanı yaklaşık olarak 60.000 hektar ve kentin yarısı depremden etkilenmişken, yalnızca 307 hektar alan Riskli Alan olarak ilan edilmiş. Kafanızdan geçen ve bilmediğimiz özel bir nedeni mi var? Tarihten ve medeniyetten izler taşıyan bu alanı koruyarak yenileme çalışması yapmak yerine neden Riskli Alan ilan ettiniz? Dünya mirası, gözbebeğimiz, 1. Derece sit alanı olan tarihi Antakya alanını, müteahhitlik anlayışıyla kentsel dönüşüme tabi tutarsanız bu son derece yanlış olur. Biz bu alanların yenilenmesine karşı değiliz. Ancak uygulanan yöntem doğru değildir. Gelin ortak akıl ile hareket edelim. Bakanlığa sunduğumuz dosyamızda hangi yöntem, kanun ve finansal araçlarla buraları yenilememiz gerektiğini belirtmiştik. Tarihi alanların korunarak yenilenmesini içeren yasayı neden uygulamıyorsunuz?”5366 SAYILI KANUN ANTAKYA İÇİN NEDEN UYGULANMIYOR?
İstanbul Fatih İlçesi tarihi yarımadada uygulandığı gibi 1. Derece sit alanı olan tarihi Antakya’da da 5366 Sayılı Kanunun uygulanmasını talep eden Savaş, Antakya kent merkezi ve çevresinin tarihi, kültürel ve mimari birikimleriyle evrensel bir öneme sahip olduğunun da altını çizerek şunlara dikkat çekti:
“Gözbebeğimiz olan Antakya tarihi alanında da aynı kanun ile yenileme yapabiliriz. Rant amaçlı proje ve uygulamalar ile riskli alan ve acele kamulaştırma kararlarıyla yaşam alanlarının o bölgede yaşayan yurttaşların elinden alınması sadece mülksüzleştirme değil, Antakya’nın geleneksel dokusu ve mimari mirasının yok olması anlamına gelmektedir. Her ne gerekçeyle olursa olsun; afetlerden rant sağlanması amacıyla yürürlüğe konan projeler ve uygulamaları ile acele kamulaştırma kararları çok dikkatli verilmelidir. Biz bu şehirde yaşıyoruz, yaşayacağız. Merkezi hükümetin; meslek odalarını, sendikaları, ilçe belediyelerini, bizleri ve hiçbir hemşehrimizi dışlamaya hakkı yoktur. Hatay hepimizin, ama özelde bizim de.“Dedi."NEREDEN GELDİĞİNİ BİLMEDİĞİMİZ İNSANLARIN ÇOĞUNLUK OLDUĞU HATAY İSTEMİYORUZ”
Depremin ardından Hatay dışına gidenlerin yeniden Hatay’a dönmelerinin çok önemli olduğunu ifade eden Başkan Savaş,Hatay’ın demografik, ekonomik ve jeopolitik konumuna da dikkat çekti:
“Deprem sonrası Hatay’dan ayrılmak durumda kalan insanımız bizim için çok önemli. Hatay hazır olduğunda hemşehrilerimiz gelsinler. Burada kalabilecek olanlar gelip kalsınlar. Hatay’ın aynı zamanda iş hayatının da devam etmesi gerekiyor. İş dünyasını, meslek erbabını davet ettik, onların beklentilerini ve ihtiyaçlarını öğrenmek istiyoruz. Çünkü Hatay’ın ekonomisinin de canlanması yeniden ayağa kalkmamız için çok önemli. Bu konuda da çalışıyoruz. Kimse umutsuz olmasın, her türlü hazırlığımızı yapıyoruz. İş dünyamızın da orada çalışacak insanlarımızın da kaygılarını gidermemiz gerekiyor. Bunun için çalışıyoruz. Şehrimizin yalnızca altyapısının, tarihinin yeniden ayağa kalkması değil meselemiz, Hatay’ın demografisi de çok önemli. Hatay’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Doğu Akdeniz’deki kalesi olduğunu unutmayacağız. Hem Mavi Vatan ile o enerjinin taşınması için Hatay lazım, hem oradan ekonomik gelir sağlanması için Hatay lazım. Aynı zamanda Hazar’daki enerji kaynaklarının da dünya ile buluşması için Hatay lazım. Hatay hem stratejik hem de ekonomik olarak çok önemli. Ayrıca Güney’den gelebilecek bir terör koridorunun tıkalı olması ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne gelebilecek bir zararı önlemek için de Hatay lazım. Hatay’ın demografik yapısının eskisi gibi güçlü olması lazım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne aşık, bayrağını seven, bayrağının altında huzur arayan, kurucu değerlerine saygı gösterip sahiplenen bir Hatay’a ihtiyacımız var. Ne olduğunu bilmediğimiz, nereden geldiğini bilmediğimiz insanların çoğunlukta olduğu bir Hatay istemiyoruz.”Dedi.