Eğitim-İş Hatay 1 No’lu Şubesi tarafından sendikanın 13. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım’ın katıldığı bir dayanışma yemeği düzenlendi. Harbiye De Liban Restoran’da düzenlenen dostluk ve dayanışma yemeğine, sendika üyelerinin yanı sıra çeşitli STK ve siyasi parti temsilcileri de katılım gösterdi. Açılış konuşmasını gerçekleştiren Eğitim-İş Hatay Şube Başkanı Himmet Suat Sadış, sendika üyeleri olarak onurlu ve gururlu olduklarını ifade etti. Sadış: “Kuruluşumuzun 13. yılında onurluyuz, gururluyuz. Sınıf mücadelesinin ve eğitim emekçilerinin en örgütlü gücü olan Eğitim-İş, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini, ulus ve ülke bütünlüğünü, laik düzeni, demokratik ve ulusal eğitim değerlerini korumak ve sonsuza kadar yaşatmak için mücadele etmek üzere 17 Ekim 2005 tarihinde kuruldu” dedi. Yaptığı konuşmada eleştirilerini sıralamaktan da geri durmayan Sadış: “İçinden geçtiğimiz dönem, ülkenin ve sınıfın zor, sıkıntılı süreçlerine denk gelmiş; siyasal iktidarın faşizan politikalarının, her türlü haksızlığın ve hukuksuzluğun yaşandığı, yargının ve adaletin çöktüğü bir dönem olarak tarihe geçmiştir. Mücadelemiz, Cumhuriyetin bütün kurumlarının teslim alındığı bu dönemde çok daha çetin geçecektir. Türkiye’de eğitim sistemi ciddi anlamda alarm vermektedir. 18 milyon öğrenci ve 1 milyon eğitim emekçisi bu eğitim öğretim yılında da birikmiş ve çözüm bekleyen sorunlarla ve müfredat değişikliği, sınav sistemindeki değişiklikler gibi tamamen ideolojik bakış açısıyla gerçekleştirilen değişikliklerin gölgesinde girmiştir. Eğitim-İş bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da emeğimize ve ülkemize yönelik her saldırı, karşısında dimdik durmaya devam edecek” diye konuştu. YILDIRIM: CHE GİBİ, DENİZLER GİBİ, ATATÜRK GİBİ! Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, konuşmasına 13. Yılını kutlayan sendikanın temel ilkelerini sıralayarak başladı. Yıldırım:  “Gericilik söz konusu olamaz. Terör örgütlerine karşıyız. Irkçılığı da karşıyız. Emperyalizmin insanların alın terine saldırdığı emek düşmanlığına da karşıyız. Bu duygu ve düşünceleri taşıyan yüzbinlerce vatandaş vardır diye düşündük. Ve o gün bugündür bu söylemlerimizden hiç vazgeçmedik. Biz ülkenin sorunlarına kayıtsız kalamayanlarız. Biz emeğin yüceliğini savunanlarız. Hepimiz elimizi taşın altına koyduk. Kim gibi? Güney Amerika’da doktorluk yapıp hayatını refah içerisinde sürdürmek yerine devrim peşinde koşan Che Guevara gibi. Kim gibi? Avukat, mühendis olabilecekken genç yaşlarında hayatlarını ortaya koyan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan gibi. Kim gibi? Osmanlı’da bir kral gibi olabilecekken çağdaş Türkiye Cumhuriyetini kuran Mustafa Kemal Atatürk gibi. Bu insanlar rahatı seçmediler. Bu insanlar bizim için, çocuklarımız için geleceğimiz için hayatlarını verdiler. Bizler Mustafa Kemal’in kurduğu bu ülkeye yapılan saldırılara kayıtsız kalamazdık. Bu saldırıları püskürmek için, laik, demokratik ve tam bağısız bir Türkiye için mücadeleye devam edeceğiz” sözlerini kullandı ve temele insan sevgisini ve kardeşliği koyarak mücadeleyi büyütme kararlığında olduklarını vurguladı. Yapılan konuşmaların ardından emekli olan sendika üyeleri ile sendikaya sundukları katkıdan ötürü bazı isimlere plaket takdimi yapıldı.