Hatay büyükşehir belediye başkanı Lütfü Savaş,yaptığı açıklamada;İdlib şehrinden Türkiye'ye gelmesi planlanan Suriyeli vatandaşların Hatay'da oluşturacak olumsuz etkilerine dikkat çekti.
Başkan Savaş, açıklamasına devamla şunları söyledi:
"Şu anda Hatay'da 500-600 bin arasında, Hatay nüfusunun neredeyse üçte birine denk gelecek şekilde Suriyeli vatandaş var. 8 yıla aşkın süredir de misafirmizler. Bu misafirliğin dışında şu anda İdlib'te 4 Milyon civarında insan var. Ordaki savaş o insanları sınır bölgesine doğru yaklaştırdıkça, 4 Milyon insanın bizim şehrimize ve Kilis'e gelme ihtimali artıyor.
Bugüne kadar Hatay'da üç kişiye düşen hakkı dört kişiye paylaştırdık. Hatay halkı engin hoşgörüye sahip, empati, sempati ve sevgi zinciri oluşturabilen bir insan topluluğu ile oluşmuş bir şehir. Ama orada ses yok demek sorun yok anlamı taşımaz.
Hatay artık psikolojik ve ekonomik anlamda son noktaya gelmiş durumda. Biz kimseyi savaşta mağdur etmek ve zor duruma düşürmek istemeyiz. Suriye’den gelme ihtimali olan vatandaşlar için sınırda güvenli bir bölge oluşturulabilir, bu insanları orada barındırarak, gıda ve eğitim ihtiyaçları karşılanabilir. Oradaki egemen güçlerin el birliği ile masaya oturması ve savaşı bitirmesini; farklı bölgelere yaşayan Suriyeli insanların kendi memleketlerinde huzur içinde yaşayabilmesini istiyoruz. Oradan gelen insanlar mağdur olmasın ama bizim insanımız da insani yaşama çerçevesinde huzur içerisinde yaşasın istiyoruz” dedi.
‘GÖÇ KONUSUNU SADECE SAVAŞA İNDİRGEMEMELİYİZ’
Türkiye'ye göç eden Suriyelilerin demokratik yapıya etkilerine de değinen Başkan Savaş:
"Şu anda sayısal olarak en fazla Suriyeli İstanbul'da sonra Şanlıurfa'da sonra da Hatay'da. Ama nüfusa göre oranladığımız zaman birinci Kilis ikinci Hatay. tabi burada insanlar olaya sanki savaştan kaçan insanlara destek amacıyla bakabilir ama bu işi analiz ettiğinizde bu sekiz yılla kalmayacak. Bundan sonraki süreç içerisinde sadece Suriye'den değil birçok ülkeden daha gelişmiş ülkelere doğru insanların göçünü göreceğiz. Olayı günlük değerlendirmemek lazım.
Bir bilim adamı olarak analiz yapacak olursak bu göçlerin üç ana kaynağı var, birincisi iklim değişikliği çoraklaşan topraklar, su kıtlığı, sulama zorluğu ve verim düşüklüğü ile insanların kentlere göçmesi. İkincisi ekonomik problemler, açlık sınırının altında yaşamak zorunda olan insanlar grubu. Üçüncüsü bu ikisinin tetiklemesi ile siyasi iktidarsızlık oluyor.
Göç konusunu sadece savaşa indirgememeliyiz. Türkiye bir geçiş noktası ve göç merkezi haline gelebilir. Önlem alınmazsa en az 25 milyon en fazla 1 milyar göç dalgasının oluşabileceği konuşuluyor” açıklamalarında bulundu.